Ucuz çakmanın ironik savaşı
Hermès markasının ikonik Birkin model çantalarının neredeyse birebir görünümüne sahip replika versiyonları, dünyanın en büyük perakende zincirlerinden biri olan Walmart'ta satışa çıktı. Satışa çıkmasıyla da Wirkin ismi verilen bu çantalar bir anda sosyal medya aleminin en popüler konusu ve içeriği haline geldi. Dijital platformlarda en popüler paylaşımların başında, Wirkin ile yapılan paket açılım videoları geliyor.
Orijinal çantaların fiyatı 9 bin dolardan (yaklaşık 248 bin TL) başlayıp yüzbinlerce dolara kadar çıkarken, replika çantalar sadece 78-102 dolar (2.150-2.800 TL) arasında satılıyor. Üretim miktarı çok sınırlı olduğu için de sahte çantalar piyasaya çıkar çıkmaz tükeniyor. İşin İlginç olan yanı, ekonomik gücü yüksek olan bazı kitlelerin bile replika çantaların cazibesine kapılmış olması. Hatta orijinal Birkin çantasıyla ironi yaparak replika çanta satan zincirin torbasıyla çekim yapanlar dahi var.
Hermès, çantalarında kullandığı özel ve kaliteli malzemeleri bir kalkan olarak gösterse de fiyatlarının bu kadar yüksek olmasının asıl nedenleri, markanın kullanıcısına sağladığı statü (zenginim, özelim, senden üstünüm mesajı), çok sınırlı miktarda üretim yapılması, uzun yıllar boyunca kullanılabilirliği ve ikinci el piyasasında yatırım değeri bulunmasıdır. Şu an ise 78 dolarlık replika çantalar, tüm bu nedenlerle alay edercesine popüler olmanın keyfini çıkarıyor!
MODA ENDÜSTRİSİNİN KAYIP İLHAM PERİSİ
Modanın ilham kaynakları bazen en beklenmedik yerlerden çıkabiliyor. Yıllar önce Ukrayna'nın Lviv sokaklarında yaşayan Slavik'in kimi zaman terk edilmiş giysilerle, kimi zaman bağışlardan toplanan parçalarla yarattığı tarzı, bugünün moda dünyasında en büyük moda markalarından birinin ilham kaynağı olabiliyor. 2011-2013 yılları arasında fotoğrafçı Yurko Dyachyshyn tarafından çekilen yüzlerce kare, Slavik'in modayla olan eşsiz ilişkisinin kanıtı niteliğinde.
Dyachyshyn, Slavik'i ilk kez gördüğünde onun sıradan bir evsiz olmadığını hemen fark etmiş. Slavik, sadece kıyafetlerini değil, saçını, sakalını ve görünümünün her detayını düzenli olarak değiştiriyordu. Üstelik neredeyse hiçbir zaman aynı kıyafeti iki kez giymiyordu. Bu, bir evsiz için alışılmadık bir durumdu; Slavik, stilini korumak adına kendine ait bir düzen kurmuştu. Giysilerini çöplerden ya da bağışlardan almasına rağmen, onun görünümü daima benzersiz ve dikkat çekiciydi. Slavik'in hikâyesi, modanın sınıfsal ve kültürel sınırlarının ötesine geçebileceğini gösterdi. Moda dünyasında 'high fashion' olarak adlandırılan markaların karşısına, Slavik'in sokaklardan topladığı parçalarla yarattığı özgün tarz çıktı.
Böylece Balenciaga, Vetements gibi markaların Slavik'ten ilham aldığına dair söylentiler ortaya atıldı. Bu iddialar hiçbir zaman markalar tarafından kabul edilmese de, bakıldığında birebir referans olduğu ortada. Bugün bu markalar hala Slavik'in giysilerine benzer stillerle tasarımlarını sunuyor. Hal böyle olunca Slavik de gündemden düşmüyor. Slavik'in aniden ortadan kaybolduğu 2013 yılından bu yana akıbeti bilinmiyor. Ancak onun mirası, Dyachyshyn'in fotoğraf projesi ve sosyal medyada hâlâ yönetilen hesabıyla yaşamaya devam ediyor.
KİMSENİN TAHTI GARANTİ DEĞİL
Lüks moda dünyasında liderlik değişimleri hız kesmeden sürüyor. 2024'ün sonlarına doğru başlayan bu hareketlilik, 2025'te hızını daha da artırdı. Neredeyse tüm markalarda eş zamanlı bir sirkülasyon yaşanıyor. Sadece bir iki sezon geçirmiş kreatif direktörlerin değişiminin yanına markaya uzun yıllarını veren kreatif beyinler de eklendi
GEÇMİŞTEN GELECEĞE 'YADİGAR' BİR YOLCULUK
Moda dünyasında nadiren karşılaşılan bazı koleksiyonlar, yalnızca estetik açıdan değil, taşıdığı anlam ve mirasla da iz bırakır. Beyaz Butik ve Sabancı Olgunlaşma Enstitüsü'nün iş birliğiyle hazırlanan ve yakın zamanda defilesi gerçekleşen 'Yadigâr' koleksiyonu, tam da bu nadir örneklerden biri. Geleneksel Türk el işçiliğini modern bir yorumla buluşturan koleksiyon, geçmişin zarafetine götürürken kültürel değerlerimizin global moda sahnesindeki yerini bir kez daha hatırlattı.
Özellikle sergide yer alan Hayat Ağacı, Pıtrak, Koç Başı ve Eli Belinde gibi motiflerin zarif bir şekilde yeniden işlenmesi, kültürel mirasımızın ne denli güçlü olduğunu kanıtlıyor. Bu koleksiyon, yalnızca estetik bir başarı değil, aynı zamanda dünya çapında 'özgünlük' adı altında tasarımlarında benzer tekniklere yer veren global lüks markalara sessiz bir yanıt niteliğinde diyebilirim. Yadigâr, geleneği bugüne taşımanın ötesinde, zengin kültürümüzün ne kadar evrensel bir dil oluşturabileceğini de gösterdi. Geçmişin tekniklerini modern bir vizyonla buluşturan bu koleksiyon, tasarımda gelenekten ilham almanın ne kadar çarpıcı sonuçlar yaratabileceğini bizlere hatırlatmış oldu.
Haber Kaynak : SABAH.COM.TR
"Yayınlanan tüm haber ve diğer içerikler ile ilgili olarak yasal bildirimlerinizi bize iletişim sayfası üzerinden iletiniz. En kısa süre içerisinde bildirimlerinize geri dönüş sağlanılacaktır."